Yunanistan’dan Son Yaklaşma: İhtiraslar, Zorluklar ve Stratejik Potansiyel

 




15 Eylül 2025 tarihinde, altı yıldır inşası ve Ekim 2024’ten beri deniz testleri devam eden Fransız fırkateyni Amiral Ronarc’h, tersaneden ayrılarak konuş limanı olan Brest’e intikale geçti.

Konuyu yakından takip eden ülkelerin başında gelen Yunanistan, geride kalan ve aynı tersanede inşası devam eden üç adet kardeş gemisinin Yunan donanmasının yeni Averof’u olmasını umuyor.

Yunanistan diğer taraftan, son yıllarda savunma sanayindeki atılımlarıyla, 2030 yılında tarihinin en güçlü donanmasına sahip olmayı, bu süreçte de yerlilik oranının kademeli olarak %25’e çıkartmayı hedefliyor.[1]

Yunanistan’ın Türkiye’den hizaladığı 2030 hedeflerini daha iyi değerlendirmek için, önce mevcut durumun özetlenmesi faydalı olabilir. Yunanistan’ın muharip donanmasının 30’un üzerindeki yaş ortalaması incelendiğinde, hedeflediği seviyeye beş yılda ulaşılması kolay görünmüyor. Ayrıca yaşlanan filosunu panik halinde yenilemeye çalışsa da yıllardır bir İtalya bir Fransa’ya dönen pusulası hala elle tutulur bir sonuç vermiş de değil. Bu arayış sonuçlansa ve kullanılmış FREMM tedariği gibi yama projelerle platformlarda gençleştirme sağlanabilse bile, entegrasyon, lojistik ve eğitim gibi engellerin kolaylıkla aşılamayacağı bilinen bir gerçek. Günün sonunda, gençleşme ve nitelik artışı elde edilse bile, nicelikte belirgin bir artış da beklenmiyor.

Yunanistan’ın ilk Belharra’sı KIMON’un 2025 yılı içerisinde teslimi planlı olduğu düşünüldüğünde, ilk Fransız kardeşinin teslimi ve harbe hazırlık seviyesinin harekât görevlerinde sergilenmesi önemli.

Esasen KIMON, silah yükü açısından bazı alanlarda Fransız kardeşlerinden daha donanımlı olacak şekilde tasarlandı. Ancak tümüyle Fransız ekosistemine sahip baz gemiyle kıyaslandığında, Yunan versiyonunun karmaşık ve çok uluslu silah/sensör içeren yapısı bir dezavantaj olarak öne çıkıyor. Özellikle entegrasyon sorumluluğunu iç kaynaklarla yönetecek kapasiteye sahip olmaması nedeniyle, sonradan ilave edilecek her silah, sensör ve yetenek paketinin, Yunanistan’a ciddi bir yük getireceği açık. Hele ki geminin Elektronik Harp süitine hala karar verilmemişken.

Yunanistan’ın bir ihtirası da Belharra’lar ile birlikte insanlı-insansız sistem entegrasyonunu da tamamlamak. Bu noktada, aşılması gereken entegrasyon problemleri yanı sıra savaş yönetim sistemleri ve haberleşme altyapısında da önemli değişiklik yapılması gerekeceğini göz önüne almak gerekiyor. Yunanistan’ın başlangıç insansız deniz aracı programlarının, çok basit platformlardan oluşacağı düşünüldüğünde, 2030 yılında haberleşme altyapısı ve savaş yönetim sistemi entegrasyonunu tamamlanmış bir insanlı-insansız görev grubunun oluşturulması çok gerçekçi görünmüyor.

Belharra ve denizaltı projelerinin manşetleri süslemesine rağmen, Yunanistan’ın insansız deniz araçları alanında özellikle Türkiye’nin gerisinde kalmak istemediği bir gerçek. "Keşif Gözetleme" ve "Çok Maksat" olmak üzere iki farklı koldan insansız deniz aracı geliştirme faaliyetlerini sürdürürken, paralelde İsrail’in desteğiyle 5.5 tonluk Bluewhale insansız sualtı aracı projesini yürütüyor.[2]

Belirtilen programların eksiksiz olarak uygulanması, eğitim ve entegrasyon alanında bir aksaklık yaşanmaması durumunda 2030 hedeflerine ulaşmak bir ihtimal mümkün olabilir. Ancak Yunanistan’ın yılan hikayesine dönen MEKO yarı ömür modernizasyonu düşünüldüğünde, bu geçişin çok pürüzsüz olmayacağı öngörülebilir, hele ki sürekli peşinden koştuğu ve kovaladıkça arası açılan bir hedefi varken.

 

 

 

 



[1] ABNAse, 2 Temmuz 2025, “Dendias announces strategic shift for the Navy – New units, advanced weapons and communication systems” (https://abnase.com/dendias-announces-strategic-shift-for-the-navy-new-units-advanced-weapons-and-communication-systems/)

[2] Naval Technology, “IAI to Equip Greek Navy with Autonomous Submarine”, 8 Mayıs 2025

Yorum Gönder

0 Yorumlar