SANCAR SİDA’dan KATRAN’a, Yol Haritası İzdüşümleri

 




Geçtiğimiz günlerde, MARLIN ve SALVO’dan sonra Silahlı İnsansız Deniz Aracı (SİDA) SANCAR’ın da Deniz Kuvvetleri envanterine girmeye hak kazandığı açıklandı[1].

Diğer platformların sağlayacağı katkının yanında SANCAR SİDA’nın en ayrıştırıcı özelliği, ADVENT ağ destekli savaş yönetim sistemine entegre olması. Bu noktada, ADVENT Savaş Yönetim Sisteminin sunduğu ağ destekli yetenek altyapısının etkinlikle kullanılabilmesi için buna imkân tanıyan bir veri ağı gerekiyor. İnsansız sistem entegrasyonunu hem savaş yönetim sistemi, hem de veri ağı standardizasyonu ile gerçekleştirebilen çok fazla ülke yok.



Bu noktada veri bağı uygulamaları için bilindik ABD ve NATO uygulamaları haricinde, dünya üzerinde aktif olarak kullanılan ve halen sahadaki mücadelesi devam eden Rusya-Ukrayna örneği üzerinden inceleyebiliriz.

Aslında Ukrayna tarafından yürütülen insansız sistem angajmanlarının bu derece asimetrik bir etki oluşturabileceği, hatta oluşturduğu tehdit algısıyla nicelik ve nitelik olarak kendinden oldukça üstün Rus Donanmasının harekat serbestisini ortadan kaldıracağı çatışmanın başında beklenmiyordu.

Gerçekten, Rusya da her ne kadar başarılı angajmanlar gerçekleştirmiş olsa da konuşulan Ukrayna konseptiydi. Her başarılı angajman, insansız araç ekosisteminin daha da gelişmesine imkan tanıyan yeni arayışlara kapı araladı.

Örnek vermek gerekirse, bu özgüven ve motivasyonun bir sonucu olarak Ukrayna, Toloka TLK-1000 İnsansız Sualtı Aracını duyurdu. 4-12 metre arasında uzunluğa sahip sistemin menzilinin 1000 deniz mili üzerinde olması bekleniyor. Yeni Toloka’nın, daha önce açıklanan Toloka TLK-150 ve Marichka İnsansız Sualtı Aracından çok daha öldürücü olması bekleniyor.

Suüstüne geri dönersek, Ukrayna’nın insansız sistemleri büyük ölçüde tek bir temel üzerinde yükseliyor: Starlink. Kendisine ait olmasa da ticari bir teknolojiyi önemli bir avantaja çeviren Ukrayna, veri bağı gereksinimlerini kolaylıkla karşıladıktan sonra daha minör problemlere hızla yönelebildi ve kısa sürede ciddi gelişmeler kaydetti.



Gecikme değeri nispeten düşük, veri hızı yüksek Starlink; karmaşık iletişim altyapısı, gelişmiş otonomi, sürü içi haberleşme ihtiyacı gibi pek çok zorlayıcı geliştirme aşamasının atlanabilmesine olanak tanıyor. Bu ayrıcalığa sahip ülkeler için Alçak İrtifa Haberleşme Uyduları, gerçekten büyük avantaj. Ancak tamamen kendi envanteriyle bu kategoriye giren çok fazla ülke yok. Hatta Batı’nın büyük oranda desteğini alan Ukrayna bile Starlink’i askeri amaçlarla kullanmaması için çeşitli kereler uyarıldı.[2] Diğer taraftan bir çelişki olarak, başlangıçta Ruslar tarafından yoğun şekilde elektromanyetik taarruz ve karıştırmaya tabi tutulan Starlink sistemi, yazılım güncellemeleri sonrasında elektronik harbe çok daha dayanıklı hale getirildi.

Her ne kadar dolambaçlı yollardan kullanım imkanı yakalanabilecek de olsa, Rus İDA’larının Starlink gibi bir dopingten sınırsızca faydalanamayacağı açık. Rusya envanterinde bulunan, karıştırma ve müdahaleye açık GEO uyduların kullanımı da sınırlı olacağından, bu yarışta başka çözümler bulunması gerekiyor.

Rusya’nın Kamikaze İDA arenasındaki averaj çabasında iletişim altyapısını, çatışmalar süresince gerçekleştirdiği iki angajmanı analiz ederek çözümleyebiliriz: Simperafol (Akmescit) ve Zatoka Köprüsü saldırıları.

Bu noktada Ukrayna angajmanlarından farklı olarak, Rus İDA harekatının sosyal medya yönü son derece kısıtlı olduğundan, sağlıklı analiz yapmak da zorlaşıyor.

Kısaca ne olduğunu hatırlamak gerekirse, 28 Ağustos 2025 gecesi, Romanya (başka bir deyişle NATO) sınırına çok yakın bir bölgede, Ukrayna’nın Laguna sınıfı bir istihbarat gemisi Rus insansız sistemlerince batırılmıştı.[3] Savunma Bakanlığında yayımlanan video görüntüleri ise Ukrayna yayımlarından farklı olarak, KİDA üzerindeki kamera görüntülerini değil, üçüncü bir platformun çekimlerini içeriyordu.

Sınırlı bilgi ile yapabildiğimiz değerlendirme çerçevesinde, Rusya’nın daha ziyade İHA’ların role olarak kullanıldığı radyolink sistemlerini temel aldığını söyleyebiliriz.

Bu varsayımdan yola çıkarak, Ukrayna’nın çok sayıda KİDA angajmanını da hesaba katarak ortaya çıkan Rusya-Ukrayna haberleşme felsefesini aşağıda belirtilen başlıklar altında inceleyelim.

 

 

Ukrayna

Rusya

Veri Bağı ve Operatör Kontrolü Felsefesi

·     Starlink, temel veri bağı olarak kullanılıyor.

·      Bu sayede düşük gecikme değeri (latency) ve yüksek veri aktarım kapasitesi (throughput) mümkün olduğundan, gerçek zamanlı video stream gerçekleştirilebiliyor.

·     Bu da gemi içinden FPV yönlendirme veya İDA üzerinden mini-drone (kamikaze UAV) kaldırma gibi gelişmiş taktiklere izin veriyor.

·     Ancak kısa menzilli senaryolarda doğrudan LOS (line-of-sight) radyo linkleri kullanılabiliyor.

·     Bazı durumlarda, Ukrayna İDA’ları İHA aracılığıyla röle yapabiliyor.

·     RS-30M gibi bazı uydu terminalleri test edilmiş olsa da henüz Starlink seviyesinde bir LEO ağı bulunmadığından, daha çok GEO tabanlı iletişim sistemlerini sınırlı olarak kullanabiliyor.

·     Çoğunlukla radyo tabanlı kontrol ve röle sistemi kullanıyor.

·     Bu durum, menzil kısıtlarına ve karıştırma hassasiyetine yol açıyor.

·     “Katran” gibi Rus İDA modelleri de bu altyapıya daha yatkın olarak kullanılıyor.

·     GEO tabanlı SATCOM sistemleri yüksek gecikme değerleri ile çalışıyor.

·     Bu gecikme, hassas anlık manevralarda sıkıntı yaratabiliyor; daha çok PIM tabanlı rota planı ve terminal aşamada görsel kontrol kombinasyonu tercih ediliyor.

Elektronik Harp Dayanıklılığı

·     Çok kanallı veri bağı: SATCOM, Radyo Link ve İHA rölesi birleştirilebildiğinden, heterojen ağ kurulabiliyor.

·     Başta Starlink olmak üzere geniş spektrumda karıştırmaya daha dayanıklı.

 

·     Daha kırılgan: Radyo Link ve röle yaklaşımı tek veri bağı olduğunda, kolayca karıştırılabiliyor.

·     Yeni çözümler üzerinde çalışıyor (ör. fiber-optik kılavuzlu İDA denemeleri), ancak henüz geniş ölçekte devreye alınabildiğine dair bir gösterge yok.

Menzil ve Harekat Kabiliyeti

·     LEO SATCOM + röle ile uzun menzilde operasyon mümkün.

·     Bu nedenle Karadeniz’in derinliklerinde, hatta Sivastapol Limanı içinde bile angajman geliştirebiliyor.

·     Menzil, platformun yakıt kapasitesi sonuna kadar uzanabiliyor.

·     SATCOM kullanılmadığında meenzil kısıtlanıyor; radyo linklerinin kapsadığı LOS mesafe ile sınırlı.

·     SATCOM sistemleri yetersiz olduğundan, harekat alanı daha çok kıyıya yakın bölgelerle sınırlı.

·     Sadece İHA rölesi kullanıldığında, İHA bağımlılığı mevcut.

 

Her ne kadar Ukrayna bu yarışta önde gözükse de Rusya tarafından elde edilen gelişmelerin uzun vadede daha uygulanabilir ve sürdürülebilir olduğu söylenebilir. Gerçek çatışma ortamından hizalanan bu analizin çıktılarını kendi gelişim patikamıza uyarladığımızda daha açık bir yol haritası oluşturabiliriz.



[1] Doğan Haber Ajansı, “Atış testini geçen Sancar SİDA Türk Deniz Kuvvetleri envanterine giriyor”, 20 Eylül 2025, https://www.dha.com.tr/teknoloji/atis-testini-gecen-sancar-sida-turk-deniz-kuvvetleri-envanterine-giriyor-2722775

[2] Navyletters, “Rusya, Ukrayna’nın İnsansız Deniz Aracını mı Kopyaladı?”, 19 Şubat 2023

[3] Kommersant, “The Ministry of Defense released a video of the attack on the Ukrainian ship Simferopol.”, 28 Ağustos 2025



Yorum Gönder

1 Yorumlar