Yunanistan’a Ukrayna Dopingi: Yunan Donanması Çağ mı Atlayacak?

 


BELHARRA sınıfı fırkateynler ile yaşlanan donanmasına taze kan arayan Yunanistan’ın, oldukça geride kaldığı “Silahlı İnsansız Deniz Araçları (SİDA)” yarışında arayı kapatmak üzere Ukrayna ile bir anlaşma yaptığı bildirildi.

Yapılan “gizli” anlaşmanın, Ukrayna tarafından geliştirilen ve harp ortamında halen başarıyla kullanılan insansız sistemlerin “birlikte geliştirilmesi ve üretimini” içerdiği açıklandı.[1]

Haber, özellikle Türk Savunma Sanayinin insanlı/insansız deniz araçları gelişimini yakından takip eden Yunan basını tarafından coşkuyla karşılandı.

Tüm bunlar olurken, Ukrayna tarafından Sea Baby Kamikaze İnsansız Deniz Araçları (KİDA) kullanılarak, kendi sahillerinden yaklaşık 250 deniz mili uzaktaki ticari gemilere saldırılar düzenlendi.[2] Saldırıya yönelik görüntüler, özellikle herhangi bir karşı müdahale olmayan durumda KİDA’ların ne kadar etkili silahlar olabileceğini bir kez daha gözler önüne serdi. Türkiye’nin deniz yetki alanı içerisindeki bu saldırının hukuki boyutu elbette ayrıca değerlendirilmelidir.

Kiev ve Atina arasındaki “gizli” anlaşmaya geri dönersek; “birlikte geliştirme ve üretim” faaliyetlerinde Yunan şirketlerinin elektronik, optik sistemler, sensörler ve gerekirse patlayıcı yük gibi bileşenleri sağlayacağı, Ukrayna tarafının ise geliştirme ve üretim hattı kurma konusunda birikimlerini aktaracağı ifade ediliyor.

Ukrayna ziyaretini başarı hikayesine dönüştürmeyi hedefleyen Yunan hükümeti bu programın hem Ukrayna’nın savaştaki deneyimlerinden yararlanma hem de Yunanistan’ın bölgesel savunma yeteneklerini güçlendirme açısından üç önemli avantaj sunduğunu belirtiyor:

-         -  Harp ortamında test edilmiş ve etkinliği görülmüş teknolojiye erişim,

-          - Yunan savunma sanayinin, yaratıcı alanlardaki küresel rekabette hız kazanması,

-          - Türkiye ile aradaki farkı kapatma potansiyeli.[3]

 

Analitik Değerlendirme - Avantajlar

Yunanistan, uzun süredir Türkiye’den kerteriz alarak peşinde olduğu SİDA/KİDA envanterine ulaşmanın kolay, ekonomik ve hızlı bir yolunu bulmuş gibi görünüyor. Ukrayna’nın Magura ve Sea Baby KİDA’lar ile Karadeniz’de yaptığı gösteri gerçekten de dünyaca başarı hikayesi olarak takip ediliyor.

Özellikle Rusya’nın yoğun elektronik harp ortamında etkinlikle icra edilen KİDA angajmanları ve bunun sonunda elde edilen TTP’ye (tactics, techniques, procedures) dayalı tecrübe, Yunanistan’ın gerçekten de SİDA/KİDA alanında hızlı bir sıçrama kazanmasına yol açabilir. Yunanistan’ın elindeki gemi inşa kapasitesi göz önüne alındığında, eksik halkanın tamamlanması, Yunanistan’ın bir süredir hayalini kurduğu “insanlı-insansız sistemler hibrid görev grupları” konseptine de kestirme bir yol olabilir.

Hele ki Ukrayna’nın Karadeniz’de Rus Donanması’na karşı elde ettiği başarı, benzer bir konsept ile Ege’de Türkiye’ye karşı aktarılabilirse, bölgesel deniz gücü dengesi açısından bir kırılma yaratabilir. Buna, Ege Denizi’nin adalar, boğazlar ve geçitlerden oluşan yapısı eklenince, KİDA kullanım konseptinin çok daha anlamlı olacağı da eklenebilir.

Burada Yunanistan için muhtemel yol haritası, işbirliği ruhu içerisinde kestirme sonuçlar doğurabilecek Ukrayna temeli (core) üzerine Yunanistan savunma sanayi sarmalı (wrap) olarak ele alınabilir. Bu sayede çok kısa süre içerisinde Kamikaze ve ISR görevleri yürütebilecek, GNSS/INS tabanlı rota takibi yapabilecek, harekatın kritik aşamalarında insan kontrolünde (man in the loop) çalışacak bir insansız filo elde edilebilir. Bu bakış açısıyla kısa vadeli hedefin "Yunanistan Komuta Kontrol ağına bağlı yarı otonom insan denetimli taarruz sürülerine ulaşmak" olduğu varsayılabilir.

Bir de Avrupa Birliği tarafından sağlanması muhtemel destek programları göz önüne alınırsa, ortaya konulan hedeflerin gerçekleştirilmesi tahmin edilenden daha yakın olabilir.

Analitik Değerlendirme - Gerçek Dünya Saha Uygulamaları

Tabi ki işin bir de diğer yüzü var. Normal şartlar altında batıdan doğuya akan teknoloji, doktrin, konsept ve prosedürlerde bu sefer tersine bir işleyiş söz konusu. Ukrayna tarafından geliştirilen “ithal edilemez” teknolojinin kaynağı oldukça dağıtık (Rusya temelli yerli geliştirme, AB ve ABD desteği, Çin’den ithal teknolojiler vb.). Ayrıca NATO doktrinleri ile kurgulanmış bir donanmanın, neredeyse her şeyin serbest olduğu asimetrik prosedürlerle nasıl uyumlanacağı büyük bir soru işareti.

Diğer bir konu da iletişim altyapısı. Ukrayna KİDA’larının elde ettiği göz kamaştıran başarının arkasında büyük oranda STARLINK bulunuyor. Tabi ki gerçek şartlardaki deniz harekâtında elde edilen saha tecrübesi paha biçilmez ancak STARLINK çıktığında gerek Magura, gerekse Sea Baby platformları kullanılabilirliklerini büyük ölçüde kaybediyor. Yunanistan’ın iletişim altyapısını idame edecek ve tüm harekât alanına yayılacak farklı çözümlere ihtiyacı bulunuyor. Bu problemi aşmak için kıyıya dayalı konteyner veya gemiye konuşlu kontrol merkezi opsiyonları ile ilerlendiğinde ise Komuta Kontrol Sistemi entegrasyonu bir engel olarak öne çıkıyor.

BELHARRA gibi modern platformların Savaş Yönetim Sistemlerine entegrasyonunun son derece zahmetli ve pahalı olduğu da ayrı bir gerçek. Hele ki Fransa’nın bu entegrasyonu gerçekleştirmekte ne kadar istekli olacağı düşünüldüğünde.

Yarı otonom sistemlere Ukrayna itkisiyle yakın zamanda ulaşabilecek olsa da tam otonom sistemlerin önünde daha uzun bir yol haritası var. Ukrayna'nın insansız sistem kullanımında uyguladığı son derece esnek ve sınır tanımaz angajman kurallarının modern dünyada işlemeyeceği açık. Seyir otonomisi  kilometre taşları (dinamik rota planlama, çevresel girdilerle anlık rota güncelleme, çoklu hedef/çoklu kısıt optimizasyonu vb.) hızla geçilebilecek olsa da görev otonomisinde (görev ağaçları, angajman kuralları entegrasyonu,  önceliklendirme, birlikte çalışabilirlik, harekat analizi, man-in-the-loop olay akışı, vb.) büyük bir sıçrama beklemek iyimserlik olabilir.

Yunanistan’ın son dönemde sergilediği en anlamlı ve doğru yaklaşım, otonom (insansız) sistemleri sadece birer cihaz olarak görmekten vazgeçip, “ağ destekli sistemler sistemi” (sensör ağları, deniz-hava-kara entegrasyonu, bağlı ve yaygın komuta kontrol zinciri vb.) olarak görmeye başlaması. 

Kendi “Savaş Yönetim Sistemlerini” ve “Haberleşme Altyapısını” kullanan Türkiye bu alanda da önemli bir avantaja sahip. Günün sonunda hayali kurulan insanlı-insansız sistemlerin pürüzsüz entegrasyonunun Yunanistan için çok daha zor olmasını bekleyebiliriz.

Bu noktada, son gelişmelerin bu hedefe nasıl katkı sağlayacağını yakından takip etmek gerekiyor.



[1] Ekathimerini,” Athens and Kyiv seal naval drone deal”, 18.11.2025

[2] NTV, “Karadeniz'de iki tankerde patlama”, 28.11.2025

[3] Ekathimerini,” Athens and Kyiv seal naval drone deal”, 18.11.2025



Yorum Gönder

1 Yorumlar