Tip-23 Fırkateyni Söylentisi, Yeni Reşadiye ve Sultan Osman-ı Evvel Faciasının Ayak Sesleri mi?

 




Ocak 2023 içerisinde İngiltere’ye yapılan ziyarette, Türkiye’nin İngiltere’den Tip-23 Fırkateyni alacağına ilişkin söylentilerin haberleştirilmesiyle, yeni bir tartışma başladı (TSK İngiliz fırkateyni mi alıyor? NTV, 24 Ocak 2023).

Aslında Tük Donanması, seneler önce yaşanmış en acı devlet tecrübelerinden biri olan “Sultan Osman ve Reşadiye” gaspı sonrasında, İngiltere ile tedarik seviyesindeki ilişkilere hep ihtiyatlı yaklaşmıştı. Hatırlatmak gerekirse, 1911 yılında, günümüzdekine benzer şekilde ilerleyen Türk-Yunan silahlanma yarışının ortasında, İngiltere’den Sultan Osman-ı Evvel ve Reşadiye adında iki modern dretnot sipariş edildi. Ancak hazinede kaynak olmadığından, gemilerin parası fedakar halkımızın nice umutlarla kendi ihtiyaçlarından feragat ederek Donanma Cemiyetine bağışladığı yardımlarla toplandı.

Bununla birlikte, I’inci Dünya Savaşı öncesinde, tam ihtiyacımız olduğu anda, daha harp ilan edilmiş bile değilken İngiltere gemilere el koydu. Sultan Osman Agincourt, Reşadiye ise Erin oldu ve gemiler İngiliz askerince ablukaya alınarak personelin girişi engellendi. Gemileri teslim almak üzere İngiltere’ye giden Rauf Orbay ve yanındaki heyet, eli boş  geri dönmek zorunda kaldı. Bu esnada gemilerin kömür parası bile ödenmişti.

Daha önce de benzer şekilde parasını ödediği Drama Kruvazörü’nü İtalyanlara bırakmak zorunda kalan Osmanlı, kendi gemi inşa sanayisini kaybetmenin bedelini ağır ödüyordu. Bu bedelin ucu, Ege’deki adaların kaybedilmesine kadar uzanacaktı.

Bu ihanet sonrasında genç Cumhuriyet Donanması, İngiltere’ye hep mesafeli durdu. II’nci Dünya Savaşı öncesi ise İngiltere’nin kapısı tekrar çalındı ve 4 denizaltı ile 4 muhrip tedariği için anlaşma yapıldı. Aynı senaryo bu anlaşmada da işledi ve savaşı bahane gösteren İngiltere gemileri teslim etmek istemedi. 1941 yılında “denizaltıların teslimine hazır olduğunun ve gemileri teslim alacak personelin Port Said limanına  intikal ettirilmesinin” bildirilmesi ile birlikte, yine İngiliz menşeili 40 yaşındaki Refah şilebi, personeli alarak intikale geçti. O dönem en seçkin Türk denizcilerini temsil eden personelin yanına staj için İngiltere’ye gidecek havacı personel de eklendi.

Bu olaylar zinciri, bahriyenin en acı trajedilerinden birini oluşturan Refah Faciası olarak sonlandı.

Söz verilen 4 denizaltıdan ikisi bir yıl sonra İskenderun’da teslim edildi. Diğer denizaltılara İngiltere tarafından el konuldu, biri savaş sonrası 1945 yılında teslim edildi, diğeri ise Alman denizaltısı U-123 tarafından batırıldı.

İngiltere’den son olarak da 1959 yılında, 19 yaşındaki Piyale Paşa Muhribi tedarik edildi.

Bu akışın ardından, I’nci Dünya Savaşı süresince Yavuz’da görev yapan Georg Kopp tarafından kaleme alınan “Das Teufelsschiff und Seine Kleine Schwester” isimli kitapta yer aldığı şekliyle, İngiliz danışmanlarca eğitilen Osmanlı Donanmasının nasıl göründüğünü, herhangi bir yorum eklemeden hatırlatalım:

Türklerin öğreneceği çok şey vardı. İngilizlerden yıllardır aldıkları eğitimin pratikte hiçbir değeri yoktu. Haliç’te hareketsiz yatan donanma inanılması güç bir durumdaydı. Ateş edebilecek neredeyse tek bir namlu bile yoktu. Topevleri pas tutmuştu ve açmak için önce kilitleri çekiçle kırmak gerekiyordu.  

Cephanede talim tapaları takılıydı. Harp tapaları uzun aramalar sonucunda, tersane depolarının birinde atıl bir şekilde bulunmuştu.

Aynı durum torpidobotlar için de geçerliydi. Torpidolara talim tapaları takılıydı. Alman komutanların koordinesindeki ilk atışlı tatbikatta yapılan torpido atışında inanılmaz bir olay meydana geldi. Atılan torpido düz bir çizgide gitmesi gerekirken döndü ve atış yapan gemiye yöneldi. Neyse ki gemi yerinde bir manevra ile torpidodan kurtulmayı başardı. Yaşanan olay karşısında herkesin dili tutulmuştu.

(Georg Kopp, Das Teufelsschiff un seine kleine Schwester, S82)

Taraflı olması muhtemel bu değerlendirmenin yapıldığı tarihten yıllar sonra, Türk Donanması İngiltere’den iki önemli kalem cephane edindi: Mk-24 Tigerfish torpidosu ve Sea Skua güdümlü mermisi. Ne tesadüf ki, talim torpidosu rutininden çıkıp harp torpidosu kullanılarak 2001 yılında TCG 18 MART denizaltısı tarafından yapılan atışta torpido kontrolden çıktı ve  TCG 18 MART ile TSK komuta kademesinin bulunduğu TCG KEMALREİS’e yöneldi. Neyse ki her iki geminin yaptığı manevra, bir facia yaşanmasının önüne geçti. (http://arsiv.sabah.com.tr/2001/06/16/g02.html) Bu sayede, yıllardır talim konfigürasyonu ile başarılı atışlar yaptığımız Tigerfish torpidolarının geleceği yeniden değerlendirilmek zorunda kalındı.

Acil gemi tedariğinde çarpan olarak ele alınması ne kadar gerekir bilinmemekle birlikte, tarihsel süreçte bizi yönlendirmeye aday pek çok benzer örnek sıralanabilir.

 


Yorum Gönder

0 Yorumlar